Ahmet Akalın
5 min readOct 29, 2021

Habitusumun Şehirleri 2: Şehri Sebz

-Zafere yar, kuralı adalet olan Sahipkıran’ı yetiştiren şehir-

Ak Saray (Fotoğraf Khulkar Burkhanova)

Şehri Sebz (Shakhrisabz) Özbekistan Cumhuriyeti’nin Kaşkaderya vilayetinde bir ilçedir (tuman). Geçmişte Keş veya Kiş olarak da isimlendirilen Şehr-i Sebz, binlerce yıllık geçmişi ile Uluğ Türkistan’ın en eski şehirlerinden biridir. Zerefşan ve Hisar Dağları’nın eteklerindeki verimli ovada yer alan tarihi şehir Kaşkaderya ve Tanhazderya akarsularının kesiştiği bölgededir. Şehrisebz, Semerkant’a 85 km, Karşı’ya (Nesef) 105 km, Buhara’ı Şerif’e 260 km mesafededir. Afganistan’ın Belh şehrine ise 350 km uzaklıktadır. İpek Yolu güzergâhındaki merkezi konumu şehrin stratejik önemini arttırmıştır.

Şehri Sebz’in coğrafi konumu

Birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Şehr-i Sebz’in tarihi alanları, 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Şehrin tarihi merkezi özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda Emir Timur ve onun soyundan gelenlerin egemenliği altında olağanüstü yapılardan oluşan bir koleksiyonu içermektedir.

Şehri Sebz’de yeni faaliyete geçmiş bir hotelin duvarını süsleyen tarihi ipek yolu çarşısını temsil eden tablo

Maveraünnehir’in bereketli topraklarında bulunan Şehri Sebz başkent Taşkent’e tren ile yaklaşık yedi saat uzaklıktadır. Şehre ulaşımının ikinci bir alternatifi ise Semerkant Uluslararası Havaalanıdır. Semerkant’tan taksi ile bir saatlik yolculuk sonunda Şehri Sebz’e ulaşılabilir. Ulaştığınız şehrin çevresinin yemyeşil verimli topraklarla çevrili olmasından dolayı Farsça’da “yeşil şehir” anlamına gelen Şehri Sebz adını aldığı söylenir. Halk arasında ise Şaar Sabiz (Şeer Sebiz) şeklinde de isimlendirilmektedir.

Şehri Sebz Tren Garı

Keş şehri M.Ö. 328 yılında Büyük İskender tarafından işgal edildiği kaynaklar yer almaktadır. Daha sonraki dönemlerde şehir Ak Hunlar ve Göktürklerin yönetimine girmiştir. Bu dönemde kent, en parlak devrini yaşamış, bölgenin en gelişmiş şehri haline gelmiştir. Keş’in yöneticileri kendi adıyla sikkeler bastırmış, Çin’le doğrudan ticari ilişkileri geliştirmiş, Keşli tacirler İpek Yolu’nun üzerinden Uzak Doğu’ya kadar gitmişlerdir. Çin seyyahı Syuan Szyan 629’de Keş’te de bulunmuştur. Emevi fatihleri ise 710–712’de şehri fethettiler. Maveraünnehir’i fethetmeye gelen Horasan Valisi Mühelleb bin Ebu Sufre’nin karargâhını yine Keş’te kurduğu söylenir.

Abdumalik Tuychibaev’in doktora tezinde aktardığına göre Keş’in IX-X. yüzyıllarda büyük bilimsel faaliyetlerin merkezlerinden biri olduğu, buradaki medreselerde meşhur âlimlerin ders okuttuğu, hatta itibarı dolayısıyla şehrin “İlim ve Edep Kubbesi” namını aldığı belirtilmektedir.

Ayrıca Sahipkıran Emir Timur’un ehli beyte göstermiş olduğu büyük ilgi ve saygıdan dolayı Onun doğduğu şehir civarı ehlibeyt için çekim merkezi olmuştur. Dolayısıyla Sehri Sebz civarında çok sayıda seyyid ve şerifin yaşadığı söylenmektedir.

Emir Timur’un 1336’da doğduğu köy olan Hoca Ilgar köyü de Şehr-i Sebz’dedir. Şehri Sebz’e yolunuz düştüğünde şehrinde merkezindeki geniş yeşil alan içinde ziyaretçilerini yine Onun ihtişamlı heykeli karşılıyor. Emir Timur heykelinin arkasında yer alan Ak Saray’ın kalıntıları ve çevresindeki tarihi yapılar görülmeye değer yerlerdir.

Emir Timur’un doğum yeri olan Şehri Sebz’e inşa ettirdiği yazlık sarayının beyaz mermerler ile kaplı olmasından dolayı buraya Aksaray adı verilmiştir. Geniş bir bahçeye sahip olan iki katlı bu sarayda kabul töreni gibi merasimler için ayrılmış odalar da varmış. Ak Saray’ın göz alıcı turkuaz, beyaz ve altın yaldızlı çini mozaiklerle bezeli taç kapısının da bulunduğu birçok tarihi yapı varlığını sürdürmüştür. Aksaray’ın girişinin üstünde bulunan kitabede “Eğer bizim gücümüzden şüphe duyarsanız yapılarımıza bakınız” ifadesi yer almaktadır.

Ak Saray’ın Taç Kapısı

Aksaray’ın taç kapısından sonra yine Sarayın yakınında yer alan Hazreti İmam Mescidi ve medrese ziyaret edilebilir. Darü’l Tilavet ve Darü’s Siyadet bölümlerinin de bulunduğu Ak Saray’ın bahçesinin geniş alanının içinde Timur’un babası Mehmet Taragay’ın (Turgay), hocası Şemseddin Külal’in ve 1376’da vefat eden büyük oğlu Cihangir ile 1393’te vefat eden diğer oğlu Ömer Şeyh’in mezarları bulunuyor. Burada Emir Timur henüz hayatta iken kendisi için de mezar hazırlatmış, ancak Çin seferi sırasında rahatsızlanarak Otrar’da vefat etmesi üzerine komutanları onu başkenti Semerkand’a defnetmişlerdir.

Özbekistan’ın diğer bölgelerinde olduğu gibi Şehri Sebz’in de güçlü bir mutfağı vardır. Bu mutfak pilav, şaşlık, samsa, mantı çeşitleriyle misafirlerinin damak zevklerine hitap etmektedir. Yemek için bir mekana girdiğinizde bölgenin meyve ve sebzeleriyle üretilmiş meyve suları ile yeşil (kök) siyah çay ikramlarıyla sofranız kurulmaya başlar. Bıldırcın (bedana) sesleriyle et lokantaları hem damağa hem kulağa hitap eden estetikleriyle sizleri beklemektedir. Bu mekanlarda yemek yerken yan masalardaki müşteri gruplarının çaldığı rubab ve tar dinletilerinin içinde bulabilirsiniz kendinizi.

Şehri Sebz sokaklarında bölgeye ait kuşların heykelleri yer alıyor

Restore edilmeyen ancak koruma altında tutulan Ak Saray ve etrafındaki onlarca tarihi yapı günümüzde hala gidip görebileceğiniz en önemli kültürel ve mimari değerler arasındadır. Aksaray, köklü geçmişi etrafındaki yemyeşil alanları ile görenleri kendisine hayran bırakıyor.

Ak Saray

Bu hayranlık içinde Ak Saray’ın etrafındaki yeşil alandan tarihi surlara doğru yürürken aklıma ünlü Alman filozof Johann Wolfgang Von Goethe’nin Faust’un dan bir pasaj geliyor … “Anlayamadığım bir özlem, beni orman ve çimenlerin arasına gitmeye yönlendirdi ve bir gözyaşı seli içinde, benim için artık yeni ve huzurlu bir dünyanın doğduğunu gördüm”…

Şehri Sebz şehir meydanında leylekler

Özbekistan yönetiminin Şehri Sebz’e önemli yatırımlar yaptığı aşikar. Ak Saray ve etrafındaki geniş yeşil alanın yanı sıra geleneksel Türkistan mimarisiyle inşa edilmiş yeni yapılar tarihi şehrin etrafında yerlerini almaya başlamış. Şehri Sebz kongre turizmi için tercih edilebilecek bir yer haline gelmiş durumda. Bilimin ve sanatın her alanında yapılacak kongre, konferans, sempozyum, çalıştay, atölye çalışmaları ve sergiler için önümüzdeki dönemde cazibe şehri olacağa benziyor.

Yürüyüş ve bisiklet yollarıyla Şehri Sebz caddeleri

Özbekistan’ın birçok konuda olduğu gibi kültürel ve tarihsel mirası koruma konusunda uluslararası alanda örnek alınması gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar birçok tarihi eserin ve kültürel varlığın yaklaşık 130 yıllık Çarlık Rusyası ve Sovyet İttifakı döneminde yok edilmiş olsa da geriye kalan eserlerin aslına uygun şekilde restore edildiğini görebiliyorsunuz. Örneğin Şehri Sebz’de kültürel mirasın etrafına (hatta yakınına) beton binaların inşa edilmesine asla izin verilmemiş. Özbeklerin bu konudaki duyarlılıkları aradan yüzyıllar geçse de 15.-17. Yüzyıllardaki astronomi, mimari, musiki, hattatlık gibi pek çok bilimsel ve sanatsal alandaki ilerlemelerinin nesiller sonrasına aktarılmış olduğunu akla getiriyor. Bu tarihsel birikim insanoğlunun kalıtsal belleğinde ya da derisine yazılmış alışkanlıklarının etkisini devam ettirdiğini göstermektedir. Bu bağlamda Pierre Bourdieu’nun habitus kavramına Özbekistan özelinde bakıldığında estetik ve sanat gibi insana has unsurların ortaya çıkmasını ya da korunmasını kanıtlar niteliktedir.

Darul Tilavet

*Bu yazı yazarın 23 Eylül-3 Ekim 2021 Özbekistan Gezi notları esas alınarak hazırlanmıştır.

** Bu yazıyı haber veya gezi portalleri izin isteyerek yayımlayabilir.