Demir Yumruk

Ahmet Akalın
5 min readNov 8, 2023

--

İlham Aliyev. Hankendi. 21 Aralık 2023

1813 yılında Gülistan ve 1828 yılında Türkmençay Antlaşmaları ile Kafkasya’daki Oğuz Türkleri ikiye bölündü.

Aras Nehri’nin kuzeyi, Rus İmparatorluğu’nun işgali altında kaldı. Azerbaycan Türkleri için Hudaferin Köprüsü kavuşmanın değil artık Hasret’in sembolü olmuştu. Bu acıyı yüreklerinde hisseden Azerbaycan Türkleri;

“Aras’ı ayırdılar

Kum ile doldurdular

Ben senden ayrılmazdım

Zor ile ayırdılar”

sözleriyle türkülerinde dile getirmişlerdir.

19. yüzyılda başlayarak yaklaşık bir asır süren Rus İmparatorluğunun işgal ve sömürüsü sonrasında 1917’deki Bolşevik ihtilalinde ortaya çıkan siyasi iklimde Mehmet Emin Bey Resulzade, Ali Merdan Bey Topçubaşı gibi liderler önderliğinde 28 Mayıs 1918'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Tiflis’te ilan edilip başkent Gence’ye taşındı. Ardından Nuri Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu “Kafkas İslam Ordusu” adı ile Azerbaycan içlerine doğru ileri harekât yapıp Bakü’yü işgalden azad etti. Böylelikle Asya’nın ilk demokratik cumhuriyetinin başkenti Bakü’ye taşınmış oldu.

Aradan iki yıl dahi geçmeden Ruslar ideoloji değiştirerek tekrar Kafkasya’ya döndüler ve yerli iş birlikçi komünistlerin desteği ile Bakü’yü işgal edip Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne son verdiler. Zira zengin petrol rezervlerine sahip olan Bakü, Sovyet emperyalizmi için şah damarı gibi önemli idi. İşgalciler ve iş birlikçileri Nesib Bey Yusufbeyli, Fethali Han Hoyski gibi yüzlerce Azerbaycan aydınını katlettiler. Ülkeden çıkmayı başaranlar ise “Bir kere kalkan bayrak bir daha inmez” diyen Mehmet Emin Bey önderliğinde Türkiye, Polonya, Almanya gibi ülkelerde mücadelelerini sürdürdüler. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetlerin galip gelmesinin de etkisiyle herhangi bir sonuca ulaşamadılar.

Kendisi de Kafkasyalı olan hatta gençliğinde Bakü’de komitacılık yapıp Lenkeran’da hapis yatan Sovyet diktatörü Stalin bölgenin fiziki ve beşeri coğrafyasını çok iyi bildiği için Batı Zengezur’da ve Göyçe’de Türklerin yurtlarını ellerinden alıp Ermenilere verdi. Sovyetler Birliği’ndeki bu benzeri uygulamalarla komşu halklar arasında düşmanlıklar oluşturulmuş, onların birlikte hareket etmesi önlenmiştir. Osmanlı Devleti’nde Milleti Sadıka olarak bilinen Ermenileri 19. yüzyılının sonlarına doğru Avrupa Devletleri Türklere karşı kışkırtmışlardı. Benzer siyaseti 20. yüzyılda Sovyetler Birliği sürdürmüştür. Bu siyasete göre Azerbaycan Türkleri, Ermeni, Gürcü ve Kuzey Kafkasya halklarının birlikte oluşturmaya çalıştıkları “Kafkasya Birliği” gibi oluşumların kalıcı olarak önüne geçilmiştir. Sovyetler yönetiminin desteğini arkasına alan Ermeniler bu bölgelerle yetinmeyerek gözlerini Karabağ ve çevresindeki Türk illerine diktiler. Bu duruma tepki gösteren Azerbaycanlı şair Bahtiyar Vahapzade 1960’lı yıllarda;

“Hardan senin oldu bizim Karabağ?

Adı sahibini demirmi aşkar?

Hoşlukla vermezler torpağı ancak

Kanla möhürleyib, zorla alarlar”

diyordu.

1977–1978 yıllarında Sovyetler Birliği’nin anayasası ve kanunlarında değişim gündeme gelince Moskova’daki Ermeni lobisi politbüroya etki ederek Karabağ’ın kendilerine verilmesi için yoğun bir faaliyet yürütmüş, ancak Haydar Aliyev’in inisiyatifiyle Sovyet diktatörü Leonid Brejnev Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etmek durumda kalmıştır.

Sovyetlerin dağılma sürecinde Mihail Gorbaçov yönetiminin göz yummasının da etkisiyle Kızıl Ordu’nun silahlarına el koyan Ermeni çeteleri terör faaliyetlerine başladılar. 1988 yılından sonra Zengezur’da, Göyçe’de, Revan’da yaşayan yüzbinlerce Türk’ü göçe zorladılar. Ardından da Hankendi başta olmak üzere Karabağ’ın şehirlerini peş peşe işgal ettiler. Bu süreçte on binlerce Türk’ü katlettiler milyonlarcasını da göçe zorladılar. Hocalı başta olmak üzere Karabağ’da soykırım yaptılar. Azerbaycan’ın yaklaşık dörtte birini otuz yılı aşkın ellerinde tuttular. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) defalarca karar alsa da AGİT Minsk Grubu ülkeleri onlarca toplantı yapmış olsa da işgalciler bir karış toprağı teslim etmedi. UNESCO’nun bölgedeki Türk mirasını korumada yetersiz kalması Türklere ait tarihi birikimin yok olmasına sebep oldu. İşgalciler dünya ile alay edercesine Kafkas’ın medeniyet merkezi olan Ağdam başta olmak üzere Türk şehirlerini atom bombası saldırısına uğramış Japonya’nın Hiroşima şehrini andıracak şekilde yağma ve talan ettiler, taşı taş üstünde bırakmadılar. İşgalciler Amerika, Avrupa ve Rusya başta olmak üzere dünya ülkelerinin sessizliğine güvenerek kontrol ettikleri Azerbaycan topraklarında sözde devlet kurup, raks edip kutlama yaptılar.

Önce insanlara ardından da kültürüne yönelik soykırım ile başlayan süreç, danslı kutlamalar eşliğinde sözde devletin kurulmasıyla gittikçe tiyatral bir durum almaya başlamıştı. Azerbaycan yönetimi Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Bağımsız Devletler Topluğu (BDT) gibi bütün uluslararası kuruluşlar nezdinde işgal edilmiş topraklarının geri verilmesi talebini yeniledi. Tüm dünya Azerbaycan’ın barışçıl isteklerine kulaklarını tıkadı, duymazdan geldi.

Tarihler Eylül 2020’yi gösterirken Azerbaycan Cumhurbaşkanı aynı zamanda da Azerbaycan Ordusunun Ali Başkumandanı İlham Aliyev demir yumruk operasyonunu başlatmıştı. Kahraman Azerbaycan Ordusu işgalcilerin her karışını mayınla tuzakladıkları ata vatanlarını işgalden kurtarmak için harekete geçmişti. Harekâtın 43. gününde Kafkas’ın medeniyet merkezi Şuşa azad edildi 44.günde ise kahraman ordu Han’ın Köyü’ne yani Hankendi’ne doğru yürürken işgalciler ateşkes istemek zorunda kaldı. Rusya liderinin devreye girmesiyle online olarak 10 Kasım Mutabakatı imzalandı. Böylece Bakü’nün diplomatik zaferi ile Ağdam, Kelbecer, Laçın silahsız olarak işgalden azad edildi. Öte yandan mutabakata göre Hankendi ve çevresine Rus Barış Gücü yerleşecek; Zengezur’da ise Ermenistan topraklarından koridor açılıp Azerbaycan ana karası ile Nahçıvan kara ve demiryolu ile birleşecekti. Azerbaycan İkinci Karabağ Savaşı’nda zafere ulaşırken şehit olan 2908 kahraman askeri kanları ile Har-ı Bülbül çiçeklerini sulamışlardı.

İkinci Karabağ Savaş’ından üç yıl geçmesine rağmen Rus Barış Gücü kontrolündeki bölgeden sürekli Azerbaycan Ordusuna mayınlama başta olmak üzere tuzaklar kuruldu ve bu sinsi saldırılar sonucu çok sayıda Azerbaycanlı asker ve sivil şehit oldu.

Anlaşmaya uymayan, diplomasiyi kabul etmeyenlere karşı 19 Eylül 2023’de Hankendi ve çevresinde başlatılan anti terör operasyonu ile Rus Barış Gücü kontrolündeki bölgelerde yapılmış olan silah yığınakları Azerbaycan Özel Kuvvetleri tarafından bertaraf edildi. Azerbaycan Ordusu bir gün içinde Hankendi, Hocalı, Ağdere gibi bölgelerde tam kontrolü sağladı. Bu operasyonda ise 200 kahraman Azerbaycan askeri şehit oldu.

Könlüm keçir Karabağ’dan,

Gâh o dağdan, gâh bu dağdan,

Akşam üstü koy uzaktan

Havalansın Han’ın sesi,

Karabağ’ın şikestesi.

Hankendi’de Zafer Bayramı kutlamaları, 8 Kasım 2023

İkinci Karabağ Savaşı’ından Hankendi’de 8 Kasım 2023'teki Zafer Bayramı kutlamalarına kadar geçen üç yıl gibi kısa bir sürede siyasi, diplomatik ve askeri başarısı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev öne çıktı. Karabağ zaferiyle Aliyev yaklaşık iki asıdır sürekli mevzi kaybeden Kafkas Türklüğünü yeniden ayağa kaldıran, aynı zamanda da dünya siyasetinde postkolonyalizme meydan okuyan lider olarak ortaya çıkmıştır.

Zengezur Koridoru

Özellikle iki asırdır kolonyal ülkelerin oyunları ile bir türlü barış ve istikrara kavuşamamış Güney Kafkasya’da Aliyev, ülkesinin toprak bütünlüğünü sağlamıştır. Aliyev yönetimi sadece kendi ülkesi Azerbaycan’ı bütünleştirmekle kalmayıp Türk Dünyasının birbirine daha güçlü bağlarla bağlanması için stratejik hamleler yapmaktadır. Karabağ Zaferi sonrasında Bakü’den Zengezur sınırına kadar, Ordubad’tan Türkiye sınırına kadar bütün kara ve demiryollarını yenilemiştir.

Baü’den Zengezur’a ulaşan demiryolu inşaatı

Bakü, Erivan ile anlaşarak 10 Kasım 2020 Mutabakatı’nda yer aldığı şekilde Zengezur Koridorunu açmak için hazırlıklara devam ediyor. Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla Aliyev hem ülkesinin iki parçasını birleştirmiş olurken hem de Türkistan’daki Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye’yi birbirine bağlamış olacak. Önümüzdeki dönemde Aliyev, babasından öğrenip kendisinin günün şartlarına göre geliştirmiş olduğunu diplomasi sanatını kullanarak Batı Zengezur üzerinden Nahçıvan’a yolları bağlayarak; özelde ülkesi Azerbaycan’ı genelde ise Türk Dünyasını kara ve demiryolu ile birleştirme mücadelesini sürdürecektir. Bu noktada akla gelen soru şu: “İlham Aliyev ve Azerbaycan Ordusunun demir yumruk ile göstermiş olduğu başarı hikâyesini kadife yumruk ile Azerbaycan Diplomasisi taçlandırabilecek mi?”

Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler bu soruyu açıklamaya yetecek yanıtları ortaya koyacaktır.

Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla Orta Koridor canlanacak

--

--